BAĞCININ ZEKASI
Adamın biri sahibinden izin almadan bağa girdi. Ağacın tepesine çıktı, ağacı silkiyor, meyvelerini döküyordu.
Tam o sırada sahibi çıkageldi.
-"Hey, alçak adam... Benim bunca zahmetlerle yetiştirdiğim meyvelerini nasıl çalarsın ha? Senin bu yaptığına hırsızlık denir. Kuldan utanmaz, Allah'tan korkmaz seni..." diye bağırmaya başladı.
Hırsız, gayet sakin:
-"Asıl senin yaptığın ayıp yahu! Allah'ın bağından Allah'ın kulu, Allah'ın cömertçe verdiği hurmayı yerse hiç suç olur mu? Böylece delicesine bağırıp çağırıyor, Allah'ın ihsanını kullarından sakınıyorsun: Ayıp, ayıp..." dedi.
Bağ sahibi, hizmetçisine:
-"Aybek, çabuk bir iple sopa getir." dedi.
Hizmetçi ipi getirince, hırsızı ağaçtan indirip, ağacın birine bir güzel bağladı. Arkasına, ayaklarına vurarak onu adamakıllı dövmeye başladı.
Hırsız:
-"Yahu Allah'tan kork! Bu suçsuz günahsız kulu nasıl döversin, bu yaptığın çok günah."
Bağ sahibi hem vuruyor hem de:
- "Allah'ın bir kulu, Allah'ın başka bir kulunu yine Allah'ın sopasıyla güzelce dövüyor.
Sopa da O'nun, sen de, ben de.
Ben ancak O'nun sopasıyla, O'nun buyruğunu yerine getiriyorum. Bunun günah neresinde?"
--------------------------------------------------------------------------------
EMPATİK DİNLEME
Karşımızdakini dinleme biçimlerimiz çok çeşitlidir. Bu çeşitleri tanımlayan deyimler dilimizde yer almıştır. ‘Can kulağı ile dinlemek’, empatik dinlemenin tanımıdır. ‘Can kulağı’, yüreğimizin, gönlümüzün kulağıdır ve ‘anlamak için dinlediğimizi’ belirtir.
Empatik dinleme; kendimizi onun yerine koyarak dinleme, anlamak için dinleme demektir ve iletişimin çok değerli bir anahtar davranışıdır.
Empatik dinlemeyi bilen ve uygulayan birisi, karşısındaki ile iletişim kurmadan en önemli basamağı başarıyla çıkmış demektir.
Arapların güzel bir sözü vardır: ‘Yürekten çıkan söz yüreğe ulaşır, ağızdan çıkan söz kulakta kalır’ derler. Bizde de ‘kulak arkasına atmak’ deyimi, söylenenlere hiç önem vermeden dinlemek anlamına gelir. ‘Sen onu külahıma anlat’ deyimi de, söylenenlere inanılmadığını belirtir.
İletişim kurmak için mutlaka birbirimizi ‘empatik dinleme’ ile dinlemeyi başarmalıyız. Bunun yolu da ‘karşımızdakini anlamak için dinleme' nin içtenliğinden geçer.
İçten olalım, yeter.
--------------------------------------------------------------------------------
ÇILDIRTAN SORULAR:
SÖZEL BÖLÜM
SORU 1. Türkiye’nin en büyük barajı aşağıdakilerden hangisidir?
a) Atatürk Barajı
b) Keban Barajı
c) Çubuk Barajı
d) Çankaya Barajı
e) Yüzde10 Seçim Barajı
SORU 2. Türkiye’de hayat normalleşmeye, ekonomi iyiye gitmeye başladığında sağda solda bombalar patlar önermesi, doğruluk bakımından aşağıdaki hangi önermeyle benzerlik göstermektedir?
a) Güneş doğudan doğar ve batıdan batar.
b) Çimen yeşildir.
c) Deniz suyu tuzludur.
d) Gök Mavidir
e) Hepsi
SORU 3. YÖK'ün denklik yönetmeliğine göre aşağıdaki hangi üniversitelerden mezun bir öğrenci YÖK'ten denklik alamayabilir?
a) Harvard Üniversitesi
b) Oxford Üniversitesi
c) Stanford Üniversitesi
d) Sorborne Üniversitesi
e) Hepsi
SORU 4. Şu cümledeki boşluğa aşağıdakilerden hangisi gelmelidir?
“Ben de bir oy kullanıyorum, dağdaki çoban da. …………. cahil halkın oylarına bırakılamayacak kadar değerlidir.”
a) Koyun
b) Değnek
c) Koltuk
d) Saltanat
e) Demokrasi
SORU 5. Aşağıdakilerden hangisi, demokrasiye aykırıdır?
a) Cumhurbaşkanı, Başbakan ve meclis başkanının üçünün birden eşlerinin başının kapalı olması
b) Cumhurbaşkanı, başbakan ve meclis başkanının CHP'li olması
c) Cumhurbaşkanını halkın seçmesi
d) CHP'li Cumhurbaşkanının görev süresi bittikten sonra koltuğundan kalkmaması
e) Hepsi
SORU 6. Aşağıdakilerden hangisi, bizi muasır medeniyet seviyesine çıkarır?
a) Klasik müzik dinlemek
b) Cumhuriyet mitinglerinde bayrak sallamak
c) Bale yapmak
d) Darbe ve muhtıralara karsı çıkmak
e) Türkiye laiktir laik kalacak sloganı
SORU 7. Kalkın ey ehl-i vatan dediler kalktık
Bir de baktık oturmuşlar, ayakta kaldık
Mısralarında ayakta kalan Halk olduğuna göre oturanlar kimlerdir?
a) Sigortacılar
b) Çocuklar
c) Bilecikliler
d) Fındık üreticileri
e) Kitlesel refleks göstermemizi isteyenler.
SAYISAL BÖLÜM
SORU 1. Süleyman, Sabih ve Rahşan’ın yaşlarının toplamı 597’dir. Bu gruba İlhan’ın da katılmasıyla grubun yaşlarının toplamı Süleyman’ın yaşının 3 katından 23 fazladır. Buna göre İlhan’ın yaşı kaçtır?
a) 150
b) 13
c) 110
d) 32
e) 367
SORU 2. Denizin 3 mitingi, 6 oku ve 151 milletvekili vardır. Bu sayıları kullanarak Deniz’in ulaşacağı en irrasyonel sayı kaçtır?
a) 1
b) 0
c) 367
d) 276
e) 19081
SORU 3. x ve y kesinlikle pozitif tamsayı değillerdir. x=354 milletvekili olduğu düşünülürse, demokratik bir hukuk devletinde x < y koşulunun sağlanabilmesi için y aşağıdaki değerlerden hangisini almalıdır?
A) 184 milletvekili
B) 1 e-muhtıra
C) 3 adet "şeriat ha geldi, geliyor." manşeti
D) 9 anayasa mahkemesi üyesi
E) Hepsi
SORU 4. Cumhurbaşkanı 126 gr. ağırlığındaki anayasa kitabını 135 cm uzaklıktan Başbakan’ın kafasına fırlatmış, dolar 4 kat yükselmiş enflasyon yüzde 98 olmuştur. Buna karşılık olarak; Başbakan, 220 gr ağırlığındaki Yeni Başlayanlar için Demokrasi kitabını Cumhurbaşkanına fırlatsaydı durum ne olurdu?
a) Dolar 1/3 düşer, enflasyon yüzde 14 olur
b) Dolar değişmez, enflasyon yuzde17,5 olur
c) Dolar ilk haline döner, enflasyon yüzde 9 olur.
d) Dolar ilk halinin de altına düşer, enflasyon yüzde 4 olur.
e) Dolar ½ düşer, enflasyon yüzde 20 olur.
--------------------------------------------------------------------------------
İDARECİLİK
Kongre üyeleri bir gün ülkenin ıssız bir bölgesinde, kocaman ve terk edilmiş bir hurda yığını deposu keşfetmişlerdi. Üyelerden birisi "Bir bekçi kiralayalım buraya sahip çıksın" diye öneride bulundu.
Böylece bir adamı "Bekçi" olarak işe aldılar. Ertesi gün bir diğer kongre üyesi "İyi yaptık da... Bir eksik var" dedi. "Biz bu adama bir iş tanımı vermedik, ayrıca adamı eğitmemiz de gerekli." Değerleri onu haklı bulmuşlardı.
Böylece bekçinin iş tanımını belirleyecek bir "Planlama Bölümü" kurdular, oraya da bu tanımları rapor edecek bir "Belgeleme Uzmanı " ile bekçiyi eğitmek için "Eğitmen" aldılar. Bir kaç gün sonra diğer kongre üyesi sordu bu kez:
"Peki ama bu bekçi ve iş tanımını yapanlar iyi çalışıyorlar mı, onları denetlemek için de birisi gerekli değilmi?"
Böylece bekçi ve eğitimlerini denetleyecek "Kalite Denetim Bölümü" kurdular ve oraya da bir "Kalite Denetim Sorumlusu" ile bu adamların ne yaptığını rapor etmesi için "2 Müfettiş " aldılar. Ertesi gün diğer kongre üyesi yeni bir öneride bulundu:
"Evet, bir bekçimiz var,bağlı olduğu departmanları da kuduk, iyi güzel de bunlara ne yapmaları gerektiğini bildirmek için bir de müdür gerekli değil mi? "
Müdür, müdür yardımcısı ve bir de sekreter aldılar.
Ve bir kaç gün sonra kongre toplantısında tartışma çıktı. Bütçenin 22,000 dolar üzerine çıktıklarının ayırdına varmışlardı.
Toplantı sonunda acilen aldıkları kararı uyguladılar:
"Tüm gereksiz giderleri belirleyerek kezmeliyiz" dediler ve bekçiyi kovdular.
--------------------------------------------------------------------------------
Ay Işığı Konuşmaları Grubu ve Kitap Kardeşliği
2007 yılında sevgili dostum Necdet Büyükbay'ın teşvikiyle 'Ay Işığı Konuşmaları' isminde yeni bir kitap okuma hareketi başlattık. Ay Işığı Konuşmaları Grubu'nun 12 üyesi var. Bu 12 üye ayda bir, pazar gecesi bir araya geliyor. Üç saat süren bir toplantı yapılıyor.
Toplantıda herkes o ay içinde okuduğu bir kitap hakkında konuşma yapıyor. Birçok üye birden fazla kitap hakkında konuşuyor. Kitap hakkında bazen bir özet veriliyor, bazen de kitapta önemli olan noktalar paylaşılıyor. Toplantı, uygun olan arkadaşımızın evinde yapılıyor. Grubun ortak bir okuma listesi yok. Her üye kendisinin tercih ettiği kitapları okuyor. Her toplantıda en az 12 kitap hakkında grup üyeleri bilgilenmiş oluyor. Bir yılda en az 12 kitap okunurken toplamda en az 144 kitap hakkında bilgileniyoruz. Konuşulan kitaplar hakkında dinlediklerinden etkilenen grup üyeleri, daha sonra isterlerse bu kitapları satın alabiliyor. Grubun adı neden Ay Işığı Konuşmaları? Ayın kendi ışığı yoktur. Güneşten aldığı ışığı yansıtır. Bizim Ay Işığı Grubu'nda da kitap yazarlarından aldığımız ışığı birbirimize yansıtıyoruz. Her toplantıda kitaplardan konuşurken, konu konuyu açıyor. Kendi deneyimlerimizi ve düşüncelerimizi de paylaşıyoruz. Bir taraftan kendi merak ettiğimiz soruları ve sorunlarımızı da gündeme getiriyoruz. Kendimizi geliştirmek için de harika bir fırsat oluyor. Tahmin edeceğiniz gibi bu toplantılar sırasında Türkiye ve dünya gündeminin katma değer oluşturmayan maddeleri hiç gündeme gelmiyor.
Ay Işığı Konuşmaları Grubu'nu birçok insana anlattım. Onlar da gruba katılmak istediklerini söyledi. Ay Işığı Konuşmaları Grubu'nun 12 kişilik bir üye sınırı var; ancak başka 'Ay Işığı Grupları' kurulamaz diye bir şey yok. Bizim kurduğumuz Ay Işığı Konuşmaları Grubu, İzmir Güzelyalı'da. Adına Güzelyalı Ay Işığı Konuşmaları Grubu diyelim. Neden Bahariye Ay Işığı Konuşmaları Grubu olmasın? Her şehirde ve her ilçede Ay Işığı Konuşmaları Grubu kurulabilir. Üstelik ne dernek kurmak gerekiyor, ne de aidat ödemek. Sadece 12 dost bir araya geliyor. Ay Işığı Konuşmaları Grubu kurulurken grup üyelerinin yarısı, diğer üyelerin dostlarıydı. Yani böyle bir grubu kurmak için 12 kişiye ihtiyacınız yok. Bir iki arkadaşınızı davet ederseniz, onlar da bir iki tane kitap okumayı seven arkadaşlarını davet edebilir. Bu arada 12 sayısı bir üst sayı. Çünkü 12 kişiden kalabalık bir grupta insanlara konuşma süresi kalmıyor.
Benim de hayalim, binlerce 'Ay Işığı Konuşmaları Grubu'nun oluşması. Böylece insanlar, hem çok daha fazla kitap okur, hem de sosyalleşir. Bizim daha iyi bir dünya için daha çok okumaya ve daha çok buluşmaya ihtiyacımız var.
--------------------------------------------------------------------------------
ÇILGIN
Genç mühendis, işe yeni başladığı şirketteki bir toplantıya katıldığında, masa üzerindeki gazeteye göz atıp âniden yerinden fırladı ve ‘eyvah mahvoldum’ gibilerden bir şeyler söyleyip koşar adımlarla odasına girdikten sonra, kapısını da arkadan kilitledi. Bir anda buz gibi bir hava esti içeride.
Şirket sahibi, çok babacan insandı. Toplantıyı bir bıçak gibi kesip:
-Bu işte bir bit yeniği var, dedi. Mühendise kötü birşeyler oldu. Dikkat edin, canına kıyabilir.
Şirket çalışanları, müdürün ne kadar tecrübeli olduğunu bildiklerinden, hep birlikte yerlerinden fırladı. Sekreterlerden biri, mühendisin okuduğu gazeteye bakarak:
-Biliyorsunuz ki bugün borsa tepetaklak geldi, dedi. Mutlaka çok sayıda hissesi vardı.
Bir başkası:
-Faiz veya repo da olabilir, diye araya girdi. Yüzde ikiyüz sınırı aşıldı.
Diğeri, kendinden emin bir tarzda:
-Dün dolar bozduracağını söylemişti, dedi. Bugün döviz âniden yükseldiği için, milyarlarca lira zarar etmiş olmalı.
Şirketin muhasebe müdürü:
-Kesinlikle yanılıyorsunuz, diye lafa karıştı. Daha üç gün önce avans çekmişti. Paralı insan böyle bir şeyler yapmaz. Olsa olsa karısıyla kavga etmiştir.
Kadın sekreterlerden biri:
-Öyledir öyledir, diye atıldı. Hanımına geçen gün rastlamıştım, çok suratsız biriydi.
Bütün ihtimaller tek tek sıralanırken, şirket müdürü,:
-Konuşmakla vakit kaybetmeyelim, diye gürledi. Her an bir tabanca sesi gelebilir içerden..
Müdürün sözleri, ortalığı tekrar karıştırdı. Şirkette ne kadar çalışan varsa, mühendisin kapısına yığıldı. Müdür bey, etrafındakileri bir el işaretiyle susturduktan sonra, yumuşak bir sesle:
-Mühendis beyyy!.. diye seslendi. Benim canım kardeşim, sakın bir çılgınlık yapma. Biliyorsun ki bu dünya fânidir. Bir gün zaten öleceğiz, değil mi?
Mühendisin bulunduğu oda müstakil olduğu için başka bir mekana bağlanmıyordu. Bu yüzden de herkes, onun içeride olduğundan emindi. Oda kapısı da özel olarak izole edildiği ve iki adet çelik levhadan yapıldığı için bütün çabalara rağmen kırılmıyordu. Buna rağmen içeriden çıt çıkmıyordu. Bu arada itfaiyeye haber verildi, altıncı katta bulunan odanın pencereleri altına brandalar gerildi ve televizyon kameramanları, yüzlerce meraklı eşliğinde canlı yayına geçerek, adamın aşağı atlaması için duaya başladılar. Mühendis bey, on beş dakika sonra kapıyı açtı. Yüzü ışıl ışıldı ve neler olup bittiğinden habersiz görünüyordu. Kapı önündeki kalabalığın şaşkın bakışları arasında:
-Az kalsın ikindi namazını kaçırıyordum, diye gülümsedi. Dünya fâni olduğundan, bu iş ihmale gelmez.
3 Haziran 2008 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder