Suya Kerpiç
Adamın biri, dere kenarında, yüksek bir duvar üzerinde bulunuyordu. Güneşin altında çok çalışmış, susuz ve yorgun düşmüştü. Aşağıya inme imkanı da yok gibiydi. Birdenbire suya bir kerpiç parçası attı. Kerpiç "com" diye suyun içine düştü. Bu ses, adamın çok hoşuna gitti. Susuzluğun tesiri, suya düşen kerpiçlerin sesi, adamı peş peşe kerpiçler atmaya sevk etti.
Su dile geldi:
- "Heey! Bana baksana sen. Bana böyle kerpiç atıp durmaktan sana ne fayda var?" dedi.
Susamış adam:
- Ey iki cihan azizi su! Bilesin ki, bu atıştan benim için iki fayda vardır. O yüzden ben bu işten katiyyen vazgeçmem." dedi.
Su merak etti:
- "Nedir bunlar?"
Susamış adam:
- "Birinci faydası, su sesi işitmek insanı dinlendiriyor, sevinç veriyor; ikincisi ise, kopardığım her kerpiç ile duvar alçalıyor, ben de o nispette sana yaklaşıyorum."
(Not: Duvar, insanoğlundaki benlik ve enaniyeti simgelemektedir.)
--------------------------------------------------------------------------------
CEVAP VERME YÖNTEMLERİ - HAZIR CEVAPLILIK
1. Her zaman direkt olarak soruyu soran kişiye bakın. Sık sık göz temasında bulunun ama onun gözlerini kaçırmasına neden olacak kadar ısrarla değil. Bir an için başka bir yere bakmanız gerekirse, başınızı çevirerek bakın, sadece gözlerinizi oynatmayın. Gözlerinizi fazla oynatmak size hilekar bir hava verir.
2. Konuşulan konuyu zekice bir ilgi ve merak ifadesiyle dinleyin. Arada sırada başınızı sallarsanız durumun sizin kontrolünüz altında olduğu izlenimini verirsiniz. Aynı şekilde, bu hareketiniz, genellikle soruyu soran kişinin düşünce zincirinin ucunu kaybetmesine ve daha az tartışmalı bir soru sormasına neden olur.
3. Soruyu dikkatle dinleyin; sorunun ardındaki gizli anlamı çıkarmaya çalışın.
4. Soruyu dinlerken, sorunun ardındaki anlamı yargılamakta aceleci davranmayın ve soru bitmeden cevabı hazırlamayın
5. Soruyu anladınız ama bir cevap oluşturmak için zamana ihtiyacınız var; o zaman soruyu ya tekrarlayın ya da daha da iyisi başka sözcüklerle yineleyin.
6. Size en masum gelen soru genelde arkasında gizli bir anlam içerir. Sorunun arkasındaki gizli anlamı ortaya çıkarmak için çok kısa bir yanıt verin ve ardından “neden sormuştunuz?” gibi soruyla karşı saldırıya geçin Bu yöntem amacın ortaya çıkmasını sağlamakta çok etkilidir ve sizin daha ayrıntılı cevap vermenizi ya da soruna daha iyi bir çözüm bulmanızı sağlar.
--------------------------------------------------------------------------------
Cahil Cesur Olur
Köylünün biri, sığırını ahıra bağladı. Gece bir aslan geldi, sığırı yedi, onun yerine oturdu.
Köylü sığırını merak etmişti, onu yoklamak istedi. Geceleyin ahıra gitti. Sığırı zannederek aslanın vücudunu okşuyor, sırtını kaşıyordu.
Aslan, karnı tok olduğu için sesini çıkarmıyor, köylü için de şöyle düşünüyordu:
- "Eğer hava aydınlık olsaydı, bu adamın korkudan ödü kopardı. Beni böyle küstahça kaşıması, gece vakti kendi sığırı sanmasındandır."
SONUÇ:
Doğruyu araştırmadan, kendi zannına göre hareket eden yanılır.
Kurt, sisli havayı sever.
Her kuşun eti yenmez.
--------------------------------------------------------------------------------
HİPNOZ NEDİR ? NE DEĞİLDİR ?
Her şeyden önce Hipnozun uyku olmadığını bilmekte fayda mülahaza ediyorum. Her ne kadar hipnosis Yunanca da uyku anlamına gelse de (hatta Yunan mitolojisinde uyku tanrısının adı olsa da) yapılan elektrofizyolojik incelemeler hipnoz anı ile uyku halinin tamamen farklı durumlar olduğunu göstermiştir. Uykuda görülen yavaş beyin dalgalarının yerine hipnoz sırasında kişinin beyin aktivitelerinin uyanıklığa denk olduğu görülmüştür. Hipnoz kelimesi ilk kez İngiliz hekim Braid tarafından kullanılmıştır.
Hipnozun mazisi çok eskilere dayanmakla birlikte bilimsel mahfillere girmesi F A Mesmer tarafından sağlanmıştır. 18. Yüzyılın son çeyreğinde bazı nörotik hastaların tedavisinde hipnozu kullanan Mesmer hem çok popüler olmuş hem de bir çok hasım kazanmış, kendisi şarlatanlıkla suçlanmıştır. Zira her devirde olduğu gibi o devirde de insanlar doğa üstü güçlere ve bu güçlere sahip olan insanlara çok inanmışlar ve onlardan medet ummuşlardır. Bunu çok iyi kullanan Mesmer hipnoz seanslarına adeta mistik bir hava katarak etkinliğini artırmıştır.
Günümüz Türkiye’sinde hipnoz hak ettiği yeri yavaş yavaş tedavilerde almakla birlikte su-i istimale açık bir saha olarak halen bakirliğini korumaktadır. Bunun nedenini ilerleyen satırlarda daha iyi anlayacaksınız.
Hipnozu şu an en çok uygulayanlar sahne illüzyonistleri ve medyumlardır. Bunun yanında Psikiyatristler ve Diş hekimleri de hipnozu pratiklerine almaya başlamışlardır. Ancak yinede bazı kötü niyetli kişiler hipnozu sanki başlı başına bir tedavi edici metodmuş gibi lanse etmekte ve bu yolla hastaları kullanmakta ve onlara zarar vermektedirler. Aslında hipnoz psikiyatrik hastalıkların psikoterapisine yardımcı bir metot olarak kullanılabilir. Hipnoz altında verilmesi gereken telkinler ve diğer psikoterapötik yollar izlenmezse sadece hipnoz yapılmış olması hastalığı tedavi etmez. Bunu şu örnekle daha iyi açıklayabiliriz: Bir cerrahın ve bir kasabın eline neşter verdiğinizi varsayın. Cerrah yaptığı müdahalede nasıl anatomik katları tekrar birleştirmeye uygun keser. Oysa kasap sonrasını düşünmeden neşteri çeker ve tamiri güç yaralar bırakır. İnsanın ruhsal yapısını bilmeyen hastalığın sebepleri konusu üzerinde ihtisası olmayan birinin ruhsal hastalıkları tedavi etmeye kalkması kasabın ameliyat yapmasına benzer ki kişinin ruh sağlığı üzerinde onulmaz yaralar bırakabilir.
Hipnoz günlük stres ve sıkıntılar, sigara alışkanlığından kurtulmak, şişmanlık ve yeme bozuklukları, uyku bozuklukları, konsantrasyon problemleri, fobiler(korkular), cinsel problemler,psikosomatik rahatsızlıklar, dissosiyatif bozukluklar ve diğer psikiyatrik rahatsızlıkların tedavisinde yardımcı araç olarak kullanılabilir.
Ancak hipnozun tek kullanım yeri psikiyatrik hastalıklar değildir. Diş hekimleri anestezide kullanabilirler. Hatta genel cerrahide bile anestezik ajan kullanmadan yalnızca hipnozla yapılan büyük operasyonlar bildirilmiştir.
Ülkemizde hipnozun uzun yıllar ihmale uğramış olmasını materyalist yaklaşımın psikiyatristler arasında çok yaygın olmasına bağlıyorum. Hipnoz altında geçekleşen bazı fenomenleri yalnız madde ile açıklamak mümkün görünmemektedir. Ayrıca psikiyatri pratiğinde biyolojik yaklaşımın ön planda tutulmuş olması da bunda bir etken olabilir. Herkesin kolayca hipnotize olmaması da bunda bir diğer etkendir.
Hipnozun kullanımı bir kenara bırakıldığında en çok merak edilen birkaç soruyu da şöylece özetlemek isterim.
Hipnoz olan kişi, bir daha uyanamazsa ne olur ?:
Hipnoz tamamen telkinle oluşturulan bir durumdur ve yine telkinle normale döndürülebilir. Şimdiye kadar yapılmış milyonlarca hipnoz denemesinde ve konu ile alakalı yazılarda uyanamama diye bir şeyle karşılaşmadım. Bu tamamen fantastik bir durum olup bazı filmlerdeki sahnelerden kaynaklandığını düşünmekteyim. Kişiye verilen telkinin bitmesinden sonra kişiyi hipnotize eden uyandırmasa bile trans yüzeyelleşir ve kişi bir süre sonra kendiliğinden uyanır. En kötü ihtimalle hipnoz edenin kişiyi uyandıramadan öldüğünü varsaysak bile hipnoz olan kişi bir süre sonra normal uykuya geçerek uyanır. Kaldı ki aşırı gürültüler, ani ısı değişiklikleri gibi fizik şartlardaki değişimler kişinin transtan çıkmasına neden olur.
Sırlarımı hipnoz altında söyler miyim ?:
Hipnoz olmak üzere olan kişilerin en çok korktukları kirli çamaşirlarinin ortaya dökülmesidir. Ancak şunu bilmekte fayda vardır. Narko analiz ( İlaçla hipnoz oluşturup yapılır) dışında kişi sonradan pişman olacağı yada kişiliğine uygun olmayan bir şeyi ne söyler ne de yapar. Bu konuda hipnozitör ısrarcı davranırsa trans yüzeyelleşir ve bir süre sonrada kişi kendiliğinden transtan çıkar. Bu tür durumlar ancak filmlerde olur. “Gözlerime bak ve uyu” da filmlerden çıkıp gelmiş bir sözdür ve gerçeklerle bağdaşmaz.
Herkes hipnoz olabilir mi ?:
Demans hastaları, geri zekalılar, çok yaşlanmış dikkatini bir noktada toplayamayanlar, ciddi akıl hastaları ve küçük çocuklar dışında hemen herkes hipnotize olabilir.
Herkes hipnoz yapabilir mi? :
Evet . Şartları yerine getirdikten sonra herkes hipnoz yapabilir. Ama bazı insanlar bunu daha kolay gerçekleştirirler. Hipnoz olmaya istekli bir kişi , hakikaten hipnoz yapmak isteyen birisi tarafından kolaylıkla transa sokulabilir ama sonrası ne olur bilemem. Dolayısıyla hekimlerin dışındaki insanların bu işle uğraşması tamiri güç durumlara sebep olabilir. Hele ruhsal sorunların tedavisinde Psikiyatristlerin dışında insanların hipnozu kullanmasının kasabın ameliyat yapmasından hiçbir farkı olmadığını hatırlatmak isterim. İşi ehline yani cerraha vermek gerektiği gibi hipnozu ve ruhsal sorunların tedavisini psikiyatristlere bırakmakta fayda vardır diye düşünüyorum. Ne dersiniz ?
--------------------------------------------------------------------------------
KUYRUKYAĞI
Adam eline geçen kuyruk parçası ile her sabah dudaklarını ve bıyığını yağlar, daha sonra dışarı çıkar, tanıdıklarına hava atarak :
- Evde yağlı yemekler yedim, sözümün doğruluğunun şahidi de dudaklarım ve bıyığımdır, derdi.
Karnı ise sessiz sedasız :
- Allah yalancıların düzenini kurutsun!.. Senin boş hayallerin bizi ateşlere attı!.. O yağlı bıyığın dibinden kopsun!.. A yoksul, şu kötü davan olmasaydı belki de bir kerem sahibi bizlere acırdı !.. Bu yalanları uydurmasaydın da yoksulluğunu söyleseydin bir doktor çıkıp derdine derman olurdu belki!.. Ya rabbi , şu adamın gizlediğini sen dışarıya vur , meydana çıkar!.. Bizi yaktı, yandırdı, sen de onu rüsvay eyle ... diyordu hal dili ile.
Ey eğri adam; doğrulara ancak doğrulukları fayda verir!.. Doğrul , doğru ol!.. Ayıbını söylemiyorsan, bari sus , gösterişle, hileyle kendini öldürme!.. Elde ettiğini tut ; yollarda sınama taşları var!.. Her şeyin imtihanı vardır!.. Ufacık şeylere kendini satma!..
Karnın duası kabul oldu . İhtiyaçtan doğan yanıp yakılma dışarıya kadar âdeta bayrak açtı, âşikâr oldu.
Allah (CC) : “Beni çağırdığında; suçlu da olsan, putperest te olsan , yine icabet ederim !.. Onun için duadan hiç usanma , çekinme!.. Dua ; nihayet seni , gulyabani nefsinin elinden kurtarır!.. “ demiştir.
Karın ; kendini Allah’a ısmarlayınca ansızın bir kedi geldi, o kuyruk parçasını kapıp götürdü. Ev halkı kedinin peşine düştüler, fakat o kaçıp gitti. “Babamdan azar işiteceğim ...” diye , çocuğun beti , benzi kaçtı , lâkin ne çare?!.. Baba bir toplulukta otururken o çocukcağız gelip işi anlattı . Lafla geçinen adamın şerefini bir paralık etti , dedi ki:
- Hani her sabah dudaklarını , bıyıklarını yağladığın o kuyruk parçası vardı ya!.. Kedi geldi onu kapıverdi. Ardına düştük, bir hayli koştuk ama, faydasız. Yakalayamadık !!!
Orada bulunanlar hem şaşırdılar , hem gülüştüler. Acıdılar , davet edip doyurdular, yeryüzüne benzeyen varlığına merhamet tohumları ektiler. O da ulularda ki doğruluğun zevkini fark edince ; ululuğu bırakıp , doğruluğa kul oldu.
Mesnevi: 3.Cilt - Sayfa: 58-....-61
--------------------------------------------------------------------------------
BANKAMATİKTEN PARA ÇEKME
ERKEK
1. Arabayı ATM’nin önüne çek.
2. Kartı sok.
3. Şifreyi gir.
4. Parayı, kartı ve makbuzu al.
KADIN
1. Arabayı ATM önüne çek.
2. Arka aynaya bakarak makyajını kontrol et.
3. Arabayı stop et.
4. Anahtarları çantana koy
5. ATM den çok uzağa durduğun için arabadan in.
6. Kartı çantanın içinde telaşla ara.
7. Kartı sok.
8. Üzerine şifreyi yazdığın kağıdı çantada ara.
9. Şifreyi gir.
10. En az 2 dakika ekrandaki talimatları oku.
11. "CANCEL" tuşuna bas.
12. Doğru şifreyi bir daha gir.
13. Bakiyene bak.
14. Zarf ara.
15. Çantada kalem ara.
16. Para yatırma kartını ara.
17. Parayı yatırma işlemini onayla.
18. Para yatır.
19. Talimatları oku.
20. Para çekme işlemini yap.
21. Arabaya bin.
22. Makyajını kontrol et.
23. Anahtarları ara.
24. Arabayı çalıştır.
25. Makyajını kontrol et.
26. Arabayla hareket etmeye basla.
27. DUR!!!
28. Arabayı geri geri sür.
29. Arabadan in.
30. Kartı, parayı ve makbuzu al.
31. Arabaya tekrar bin.
32. Kartı cüzdana yerleştir.
33. Makbuzu makbuz defterine yerleştir.
34. Yatırılan ve çekilen para miktarlarını makbuz defterine yaz.
35. Çantada cüzdan ve makbuz defteri için yer aç ve yerleştir.
36. Makyajını kontrol et.
37. Arabayı geri vitese tak.
38. Arabayı birinci vitese tak.
39. ATM den arabayla ayrıl.
40. 5 km arabayı kullan.
41. El frenini indir!
3 Haziran 2008 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder